İndeks
 Ana Sayfa
 Editör'ün Notu
 Temel Bilgiler
 Akıllı Moleküller
 Genlerin Dünyası
 Hücre
 Deniz Biyolojisi
 Bitkilerin Dilinden
 Vahşi Çiçekler
 Mikrobiyoloji
 Virüsler
 Biyokimya-I
 Biyokimya-II
 Ekoloji
 İlginç Canlılar
 Kainatın Dengeleri
 Sözlük
 Sözlük (Geniş Kapsamlı - ENG)
 Duvar Kağıtları
 Faydalı Linkler
 E-Posta
Evrime Dair
 Önsöz
 İlkel Çorbada Neler Var?
 Fosillerin Görüşleri
 Evrimin Mutasyon Çıkmazı-1
 Evrimin Mutasyon Çıkmazı-2
 Evrimin Mutasyon Çıkmazı-3
 Kompleks Sistemler-1
 Kompleks Sistemler-2
 Bir Yanılgı Olarak Evrim-1
 Bir Yanılgı Olarak Evrim-2
 Sonuç
Kuantum Dünyası
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-1
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-2
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-3
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-4
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-5
 Geçmişten Günümüze Kuantum-1
 Geçmişten Günümüze Kuantum-2

İstanbul

Site Grafikleri
1024 x 768 Ekran Çözünürlüğünde En İyi Şekilde Görünür.

KUANTUM DEVRİMİ VE DETERMİNİZM (2)




Kuantum fiziğinin kendisini keşfeden ve geliştiren bilim adamları tarafından reddedilmesi ilginç bir ironidir. Çünkü kuantum mekaniği evrenin kesin ve sabit determinizm yasalarıyla işlediği varsayımının yanlış olduğunu, atom altı dünyada işlerin hiçte sağduyularımıza uygun şekilde işlemediğini ortaya koymuştur.

 En kısa tanımıyla determinizm doğal olguları kesin olarak hesaplamayı öngörürken kuantum kesinliğin imkansız olduğunu ve olguların ancak olasılık hesaplarıyla öngörülebileceğini söyler.

 A olayı sebep olmak üzere B olayını doğuruyor olsun. Determinizm bunun mutlak suretle hesaplanan şekilde meydana geleceğini iddia ederken kuantum A olayının B olayını doğuracağını “%” olasılıklar şeklinde ifade eder.

 
 

Örneğin determinizm X noktasına fırlatılan 100 elektronun hepsinin tam olarak hesaplanıldığı üzere belirlenen noktaya çarpacağını umar. Kuantum ise bize elektronların 95 tanesinin X’e, 3 tanesinin Y’ye ve hatta 2 tanesinin arzu ederlerse Z noktasına çarpma ihtimali olduğunu söyler. Yapılan sayısız deneylerde elektronların bazılarının keyiflerine göre hareket edip farklı yolları tercih ettikleri hayretle gözlenmiştir.

 Atom ve atom altı parçacıkların hareketlerindeki belirsizlik Werner Heisenberg tarafından ilkeleştirilmiştir. “Heisenberg Belirsizlik İlkesi”ne göre bir parçacığın hızını ve konumunu aynı anda bilmek mümkün değildir. Yani parçacığın hızını biliyorsanız konumunu, konumunu biliyorsanız hızını bilemezsiniz. Hız veya konum niceliklerinden birisinden yola çıkarak bir diğeri hakkında sadece olasılıklardan bahsedebilirsiniz.

 Anlaşılacağı üzere sebep-sonuç zincirinde sonucun ortaya çıkış şekli tamamen elektronların keyfine kalmıştır!

 Anthony Standen’in meşhur kitabı “Bilim Kutsal Bir İnektir”de ifade ettiği gibi “Birkaç elektrondan bir şey çıkmaz denilse bile determinizmin modası artık geçmiştir ve terk edilmiştir.” Halbuki her şey materyalist-deterministlerin planlandığı gibi gidiyordu; fiziğin sınırına dayanmamıza ramak kalmıştı ve tüm evreni avucumuzun içine almak suretiyle Tanrıları ve diğer batıl inançları tamamen tasfiye edecek ve kendi kaderimizi tayin edecektik.

 Kuantum sıçramasının yarattığı en ilginç tartışma kuşkusuz, insanların ve cansız varlıkların gelecekteki akıbetlerini tahmin ederek büyük dinlerde tarif edilen “kader” kavramını yanlışlamaya çalışan materyalistlerle Tanrı’ya inanan bilim adamları arasında yaşanmıştır.

 1. bölümde bahsettiğimiz üzere bir insanı meydana getiren tüm atomların hareketlerinin hesaplamalar yoluyla kestirilmesi ve davranışlarının önceden bilinmesi o insanın özgür iradesini yok saymak anlamına gelir. Özgür iradenin determinizm yasaları çerçevesinde yok sayılması suretiyle Tanrı’nın insana özgür irade bahşettiği savının geçersiz kılınacağı düşünülmüştür.

 Tam da bu tartışmaların göbeğinde kuantum mekaniğinin atom ve atom altı parçacıkların kendi keyiflerine göre olasılıklar çerçevesinde hareket ettiğini ortaya koyması Tanrı’ya inanan yaratılışçı bilim adamları tarafından sevinçle karşılanmıştır.

 Deterministlerin insan davranışlarını önceden tahmin etme düşüncesi irrasyonel (akıl dışı) olmakla beraber Tanrı’ya inanan yaratılışçı bilim adamlarının Tanrı’nın insana bahşettiği özgür iradeyi kuantum mekaniği ile kazandığını iddia etmeleri de aynı nispette irrasyoneldir.

 Batı felsefesinin dehalarından sayılan Bertrand Russel bu tuhaf tartışmalar için şu yorumu yapmaktan kendini alamamıştır: “Eğer gelecekte bir gün kuantum mekaniği atomların hareketlerini önceden kesin olarak bilmemize olanak sağlayacak fiziksel prensipleri keşfederse bu durumda özgür irademize veda mı etmemiz gerekecektir?”

 R.C. Tolman konuya daha mizahi açıdan yaklaşır:

“İyi bir fizikçinin belirsizlik ilkesinin özgür irade ve ahlaki sorumluluğu dünyaya geri getireceği görüşünü makul bulmak çok zordur. Bildiğim kadarıyla, ahlaki sorumluluk dünyayı hiç terk etmemiştir!”

 İnsanın özgür iradesi veya diğer tüm dini kavramları açıklamak için bilim adamları ve filozoflar yanlış ölçütlerle hareket ediyor gibi görünmektedir. Çünkü söz konusu kavramları fiziksel ve matematiksel prensiplerle açıklamaya veya onları yanlışlamaya çalışmak mümkün olmadığı gibi birbirinden bağımsız kavramların farklı ölçütlerle kıyaslanması hatasına düşülür. (iyi bir futbolcuyu iyi satranç oynayan bir adamla kıyaslamak gibi)

 Determinizm ve onun pabucunu dama atan kuantum mekaniğinin her ikisi de sebep-sonuç zincirinden yola çıkarak soyut ve somut kavramları açıklama konusunda bize yardımcı olmamaktadır. Çünkü fiziksel olgulara tamamen yanlış bir açıdan bakılmakta ve yanlış ölçütlerle çıkarımlar yapılmaktadır.

 21.yy’da Batı felsefesi ve bilim dünyasında hala ciddi bir tartışma konusu olan “Determinizm, Kuantum ve Özgür İrade” sorununun temelini teşkil eden püf noktası sebep-sonuç zincirinin fiziksel ve matematiksel olarak kestirilmesiyle değil, sebep ve sonuçların her birinin mahiyetlerinin anlaşılmasında yatmaktadır.

(2.Bölüm sonu)

1.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm


 


Yukarı Çık

Ana Sayfa | Editör'ün Notu | Sözlük | Duvar Kağıtları | Linkler
 

instagram.com/ahmet.eksik

biyolojidunyasi@hotmail.com